SADECE O NUN RIZASINI KAZANMAK İÇİN GAYRET ET

Çağrı, davet yalnız ve yalnız Allah'a yapılmalıdır. Klik, mezhep, cemaat taassubunda bulunulmaksızın... Benim hakikatim yerine, Allah'ın hakikatlerini temel alarak, herkesin üzerinde uzlaşacağı dürüstlük, erdem, hakkaniyet, özgürlükler, eşitlik gibi temel değerleri dikkate alınması gerekmektedir. İşte Kur'an, çağlar boyunca geçerli olacak bir çağrıya bizleri davet ediyor.

"Allah’a çağıran, dine ve dünyaya yararlı iş yapan ve "Ben Müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kim vardır." (Fussilet süresi 33)

Davet yalnızca Allah'a yapılır. Şayet biri ‘Bana gel’ diyorsa oradan hemen uzaklaş, Allah'a git diyene kulak ver. Ahiret hayatında mutlu olmak ve gülen bir yüze kavuşmak istiyorsan, dünya denilen tarlaya mutlaka salihat yani insanların yararına işler ortaya koy. Ve bütün bunları yaparken ‘ben Allah'a teslim oldum, onun dinini halis kıldım, sadece O’nun rızasını kazanmak için gayret ediyorum’ diyebilmeyi başar.

"El alem ne der" yerine, buna “Allah ne der?” diye düşün. Küçük ve büyük mutlaka günlük bir sadaka vermeye gayret göster. Unutma ki, güzel söz, dua, tebessüm, merhamet, yol göstermek ve insanlara zarar veren bir taşı yoldan kaldırmakta bir sadakadır.

İmkân dâhilinde akşamları kendini" bugün Allah için ne yaptım?" sorusuyla sigaya çek.
Günlük, anlam merkezli olmak kaydıyla mutlaka Kur'an'ı Kerim den en az bir sayfa oku. Not al. Anlamakta zorlandığın yerleri ilmi ve ameline güven duyduğun birine sor.
Haftada en az birkaç dostunla (telefonla dahi olsa ) iletişime geçerek hal ve hatır sor.
Yardıma ihtiyaç duyanlara mutlaka (imkân dâhilinde) yardımcı ol. En azından kardeşin için dua et.
Dostların acılarını paylaş. Onlara başını koyabilecek bir omuz ver. Bu onun ayakta kalmasını, hayata tutunmasını kolaylaştıracaktır. Her gördüğünü "Hızır bil" anlayışını yüreğinden eksik etme. Bu sana inanılmaz rahmet kapıları açacaktır.
İnsanların en zorda, darda ve sıkıntıda oldukları zaman, en yakınlarını sahibine teslim etme zamanlarında aktif görev al.
Kur'an ifadesiyle, rabbine olan ibadetlerinle birlikte mutlaka iyiliğin, iyilerin ve toplum adına yapılan her güzel, faydalı işin yanında ol ve bir ucundan tut.
Sevgi ve nefrette terazinin kefesine sadece "Allah'ın rızasını" yani ihlas ve samimiyeti koy. Gerisini elinin tersiyle gayya kuyusuna gönder.
Her daim dilin şükrü olarak "ya hayır söyle ya da sus"
Toplum neden böyle? Sorusu yerine “ben neden böyleyim?” sorusunu sor.
"Komşusu açken tok yatan bizden değildir" sözünü ilke edinen ve etrafından başlamak kaydıyla her alanda onların maddi ve manevi gelişimlerine destek ol. Bunu "karın doyurmanın" ötesine taşı.
Keşke demeden evvel, dedikodu, laf taşıma, kin, haset, iftira, ikiyüzlülük ve yalan gibi şeytanın ordusuna "barut" taşıma.
"Dere kenarında bile abdest alsanız suyu israf etmeyiniz" ilkesini her alanda uygula. En önemli israf maalesef "dedikodu, dırdır" üreten yerlerde geçiyor.
Allah'ın kulu olmak yeryüzünde "Allah'ın kolu" olabilmektir. Bunu asla unutma. Her daim veren el ol.
Bizlere verilen mal, evlat, eşya hepsi bir emanettir. Unutma.
Mezarda ve ahirette geçer akçe neyse onu biriktir. Kuran'da tavsiye edilen biriktirme sadece budur. Gerisi seni esir etmesin!
Beslenme ihtiyacına önem verdiğin kadar, zihin, gönül ve kalp beslenmesine önem ver.
Unutma, büyüklerin büyük sözüyle "insan kulaktan beslenir."
Dünyada her şey fanidir. Baki olan sadece Allah'tır. Yalnızca sabırla ona yaslan. Önemli olan " bu kubbede hoş bir seda " bırakabilmek.