اٰمِنُوا بِاللّٰهِ وَرَسُولِه۪ وَاَنْفِقُوا مِمَّا جَعَلَكُمْ مُسْتَخْلَف۪ينَ ف۪يهِۜ فَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مِنْكُمْ وَاَنْفَقُوا لَهُمْ اَجْرٌ كَب۪يرٌ .
" Allah’a ve resulüne iman edin; O’nun size emanet olarak verdiklerinden, başkaları için de harcayın. İçinizden iman edip böyle harcamada bulunanlara büyük mükâfat vardır." Hadid Suresi ayet 7
Harcamaya (infak) ilişkin buyrukta kullanılan ifade, dünyada elde ettiğimiz imkânların asıl sahibini hatırlatan ve bulunduğumuz konumun bilincinde olmamız gerektiğine dikkat çeken bir incelik taşımaktadır.
Mülkün asıl sahibinin insanı ve bütün evreni yaratan olduğu dikkate alındığında ise başka insanlara nispetle mâlik konumunda olan kişi, Yüce Allah’a nispetle emanetçi konumundadır.
Ayette bu durumu anlatmak üzere kullanılan "müstahlefîn" kelimesi, hem Allah tarafından bu imkânları kullanmaya yetkilendirilmiş olma hem de mal, mülk ve başkalarına aktarılabilir birikimlerin önceki nesillerden devralınmış olması manasıyla açıklanmıştır.
İnfakın konusu olarak ilk hatıra gelen şey servet olmakla beraber bunu, başkalarıyla paylaşılabilecek her türlü imkân olarak düşünmek gerekir. Meselâ insanın sahip olduğu bilgi birikimi de bu kapsamdadır. (Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 238)
Sonuç olarak anlıyoruz ki, bize verilen imkân, mal, servet, ilim gibi nimetlerin şükrünü yerine getirmek “her şeyin şükrü kendi cinsinden” gereği bizzat kendi nefsimizin hayatta iken ortaya koyması gerektiğidir. Ne yazık ki, "ben öldükten sonra" benim için şunları şunları yapın vasiyeti, kendi malından olmayıp bilâkis mirasçılara yapılmış bir tavsiye olarak değerlendirilebilir.
O hâlde imkân elimizde iken, bize verilen lütuf ve imkânlardan yapacağımız her türlü salihat, güzel amel ve davranışlar dünyada huzura, ahirette ise mükâfata ulaştıracaktır. Bu gerçeğin farkına varmalıyız.
Anlamak duasıyla.
Nazım YILDIRIM
24.01.2020 / AFŞAR
Dernek Başkanı: 0543 680 80 50 (Ara)
2019 © AFŞAR HABER - Tüm Hakları Saklıdır.
Yazılım: HK Asistan, Ceyuka SMS