WhatsApp Destek
Dinar Muhtarlar Derneği

AFŞAR KÖYÜ YATIRLARININ MEZARLARI


AFŞAR KÖYÜ YATIRLARININ MEZARLARI

AFŞAR KÖYÜ YATIRLARININ MEZARLARI

Afşar köyümüzde bulunan 2 Hasan Dede yatırından birisi köy odası yanındaki Hasan Dede Yatırı diğeri Caminin aşağısından harman yerine ve meşe ormanlığına giden yolun sellik köprüsünün yanındaki aynı adı taşıyan Deli Hasan dede yatırıdır. 3.Yatır dağda kavakta meşelikte bir yatır daha varmış bu yatırın yerini yeni nesil bilmiyor. Çok yıllar önce köyün içindeki yatırların mezarları belliymiş yağış ve sel yüzünden mezarlar kaybolmaya başlayınca Arif Sağlam önderliğinde köylü yatırın yattığı yeri geniş tutarak dört duvar çevirip içine toprak doldurmuşlar.

Osman Dede (Osman Sarıkaya–1925) 'Ben çok eskiden dağa çıktığımda taşlarla çevrili mezar duruyordu ama şimdi ne durumdadır bilemem' diyor. Köyden sorduğum birkaç kışı ise yerini bilmediklerini söylediler bu yatırın çok ulu bir kişi olduğu söylentilere göre Hasan Dedelerin bile onu ziyarete gittikleri anlatılıyor. Deli Hasan Dede dağdaki kavak mevkiinde meşelikteki dedeyi her perşembe gececi yani cuma akşamı ziyaret etmeye gidermiş her geçişte uç taraftaki evde duran Zeynep kadın 'Nereye dede?' diye sorarmış. Dede 'Git işine sana ne sen işine bak' diye tersler geçermiş. Kadın onun arkasından mızırdanırmış. 'Mıdırlanmak arkasından kısık sesle konuşmak' bu ziyaret her perşembe devam edermiş. Bir perşembe dede yine ziyarete giderken Zeynep Kadın yine önüne geçmiş' Her seferinde soruyorum Gine soruyorum bak dede nereye gidiyorsun? Ne yapıyon dağda? Odun getirsen hadi oduna gidiyon derim, ama elin boş dönü yon bir cevap ver bakalım.' diye ısrar etmiş. Deli Hasan dede ' Gözün kör ola elinden tutan olmasın. Dizlerin daş olsun. Ne ikide bir önüme çıkıyorsun?' demiş ve yoluna devam etmiş. Zeynep kadın birden orada yığılmış kalmış. Ah uh çekerek 'İmdat Yetişin' diye bağırmış. İçeride yatsı namazını kılıp dua eden kocası dışardan bağırmaları duyunca koşup dışarı çıkmış 'Nerede bu kadın, ses de onun sesi' diye dışarıda bakınırken yolun kenarında karısının çırpındığını görmüş. 'Ne oldu garı? Bu ne hal?' diye kaldırmak istemiş kaldıramamış. Komşularını çağırıp birlikte eve taşımışlar. Zeynep kadın 'Beni deli Hasan yaptı, bir de dede dersiniz, ha sordum nereye gidiyon diye'ağlamaya başlamış. Kocası 'Sen Hasan dedenin deli olduğunu bilmiyon mu? Niye bulaştın ona' diye kızmış. Bu sülaleye bu yüzden Topallar (Topuzlar) lakabı takılmış.

DELİ HASAN DEDE'NİN HACI MOLLA AHMET'E KIZGINLIĞI
Canlı kaynağım Osman Sarıkaya ”Deli Hasan dedenin hemen yakınında oturan Hacı Molla Ahmet gilin evi vardı. Evinin yanındaki harıma soğan ekmiş. Hasan Dede yattığı yerden kalkıp her zamanki gibi yukarı dağdaki dedeyi ziyarete gidecekmiş ki soğan kokusundan çok rahatsız olmuş Hacı mollanın yattığı odada başucunda durmuş döşüne bir dürtmüş, Hacı molla uyku sersemliği ile korkarak 'Ne oluyor? Kim o?' demiş. Hasan Dede' Gak uyan senin yüzünden abdestim gaçtı. Pis kokulara bulandım. Bu soğanı buradan kaldır yoksa ağzının tadını bozarım. Hayatın acı olur.' demiş Uyku sersemliği ile mızırdanarak geri yatmış. Ertesi gün gece molla Ahmet uykusundan yine uyandırılmış. Başucunda Hasan dede ' Sana kaç defa dedim bu acı soğanı kaldır yoksa ağzının tadını bozarım, hayatını acı ederim dedim cezanı çek' demiş. Hacı molla Ahmet'in 1319 doğumlu Ümmet adında civan gibi bir oğlu varmış, Ümmet’e bir dokanmış, Hacı Molla oğlunun feryadıyla kendine gelmiş, Oğlum ne oldu sana. Neyin var?' diye oğluna sarılmış. Oğlu iki büklüm olmuş, sırtı kamburlaşmış. Dedeye isyan etmiş 'Ne ettin dede oğluma yapacağına bana yapaydın, dediğini yaptın ağzımın tadını bozdun.' diye ağlamaya başlamış, Sabahleyin erkenden harımdaki soğanları kaldırmış. Aradan bir zaman geçmiş Hacı Molla harım bomboş kaldı diye marul tere ekmiş harıma bu sefer (Harım: evin önündeki bahçe, Molla Ahmet bahçeye sahip çıkınca Hasan dedenin mezarını da bahçeye dâhil etmiş o zamanlar.) Tere marul yeşerip çıkınca Hasan Dede yine hacı mollanın başucunda belirmiş.'Sana kaç defa dedim benim yattığım yere bir şey ekme temiz tut beni rahatsız etme dedim. Ağzının tadını bozdum oğlun cezasını çekti sana son uyarım.' demiş ve kaybolmuş. Hacı Molla Ahmet 'Soğan kokuyor dedin acık olgunlaşsaydı galdırecekdım. Marulun ne kokusu var? Anlamadım' demiş birkaç gün sonra oğlu felç geçirmiş ölmüş. Hacı molla da ardından üzüntüden mi nedendir bilen yok. gomşular onunda ölüsünü buldular. Deli lakabı bu dedeye neden konmuş diye sorduğum Osman Dede bilmediğini bileninde olmadığını söyledi.

KÖY ODASI YANINDAKİ HANELİ HASAN DEDE YATIRI MEZARI
Avşar köyümüzdeki bu yatıra Haneli lakabının zamanıyla köy odasının bulunduğu yerde büyük bir hane yani konak gibi ev varmış. Bu hane Hasan Dedeninmiş. Ölmeden köye bağışladığı için Haneli Hasan dede adını köylü takmış.
Köyden bir gurup hacı adayı Hac'ca gidecekmiş. Hacı oğlu Mehmet'in babası Hacı Ali'ye bu gurup varmış,' Biz hac'ca gideceğiz. Seni de götürmek istiyoruz, bize kılavuzluk edersin Ali dayı diye davet etmişler. Hacı Ali benim evim yalnız kime bırakayım evi damı hayvanlara kim bakar?' diye cevap vermiş. Topluluk 'Biz Hasan dedeye söyledik o bakacak meraklanma' demişler. Hacı Ali 'Yahu Hasan dede yatan adam nasıl bakacak?' Demiş. Onlar ' Sen hazır ol, biz yassı namazında konuştuk bize o söyledi, Hacı Ali'yi yanınıza alın, ben bakarım onun evine damına 'dedi. Alı dayı hazırlanıp onlarla hac'ca gitmiş.
Kabede oturuyorlarmış. Etrafına bakınıp duran Ali dayıya sormuşlar;' Ne etrafına bakmıyorsun Ali dayı' Yahu canım bir pekmezli un helvası istedi. Biran kokusunu aldım da yanımda Varmı diye baktım' demiş. Arkadaşları gülüvermişler.
Bu arada memleketteki Avşar köyünde Hasan Dede Hacı Ali'nin evi ile ilgileniyormuş. Ali'nin hanımına 'Bacı bir tas bekmez helvası yapıver' demiş. Kadın helvayı hazırlayıp tasla vermiş. Hasan dede 'Üstüne kapağını örtüver şimdi işim var biraz sonra yerim aşağı konuk odasına koyuver' demiş. Kadın denileni yapmış.
Kabede Hacı Ali zikir edip dua ederken yan tarafta Hasan dede elinde tas ile belirlenmiş. 'Ali ağa helvanı getirdim. Buyur ' deyip tası yanına koyup kapağını almış ve ortadan birden kaybolmuş. Tastaki sıcacık helvanın kokusu etrafa yayılmaya başlamış. Ali ağa tası alıp arkadaşlarının yanına gitmiş.' Hadin bakalım soğumadan helvayı yiyelim.' demiş. Arkadaşları bakmışlar ki hakikaten bekmez helvası hemde köylerinde yapılanın aynısı ve üstelik tasda bizim, bizim köyün taslarından sormuşlar 'Hacı Ali bu helvayı nereden buldun? Kime sipariş verdin' demişler. Ali Dayı 'Üzümünü yeyin bağını sormayın diye cevap vermiş.
Hac görevi bitip köye dönen kafile hacıları karşılamaya toplanmışlar. Herkes hacıların elini öpüp hoş geldiniz derken Hacı Ali elini öpmek isteyenlere karşıdaki Hasan dedeyi gösterip ' Biz Hacımıyız ki; siz Hasan Dedenin elini öpün esas hacı o' demiş.

HASAN DEDE'NİN VASİYET HİKÂYESİ
Hasan Dede'nin vasiyet hikâyesi ağızdan ağza gelen söylentileri Avşar köyünde ki Osman Dede(Sarıkaya) şöyle anlattı;'Hasan Dede sağlığında köyümüzde çok sevilen sayılan bir kişiymiş. Saray gibi konağında tek başına yaşar köye gelenleri o misafir eder ağırlarmış. Yoksula düşküne yardım yapan bu muhterem zat bir gün rahatsızlanmış. Hasan dede artık öleceğini hissetmiş. Köyün ileri gelenlerini çağırmış ve onlara 'Ben yakında öleceğim. Benim mezarımı avluya kazın konakta size emanet burayı köy konağı (Köy odası) olarak' kullanın Tek isteğim misafir ettiğiniz kimselerin at katır gibi hayvanlarını odaya koymasınlar, mezarımdan da uzak bir yere bağlasınlar. Konağı ve etrafı temiz tutun. Köylü Hasan dedeyi birkaç gün içinde kaybetmiş. Konağın önündeki avluya mezar kazarak toprağa vermişler. Hanesi’ni de köy odası olarak hizmete açmışlar Gelen misafirleri köy odasında ağırlamaya başlamışlar. Tabi ki Hasan dedenin vasiyeti üzerine her misafire hayvanını bağlayacağı yeri gösterip sakın içeri odaya alma, mezarın yanına sakın bağlama demişler. Bir gün Başağaçlı yumurtacı Mehmet amca vardı. Katırıyla köye gelir köyden yumurta toplayıp şehre satmaya götürürdü. Köye geldiği zaman Hasan dedenin öldüğünü duymuş çok üzülmüştü Ben şimdi nerede kalacağım? Diye sormuş. Muhtarımız onun evini gösterip 'işte Hasan dedenin konağı köy konağı oldu burada kalacaksın ancak katırını şuraya bağla sakın içeri alma' diye ona Kalacağı yeri göstermiş. Mehmet amca katırını avluya bağlamış. Yükünü alıp odasına istirahata çekilmiş. Gece yarısını geçerken katırın sesini duymuş kendi kendine 'Yahu katır huysuzlaşıyor, boşanıp kaçarsa sabah nerede bulurum. Herkes elini ayağını çekti kim görecek şunu içeri alayım sabah erken ortalığı temizler giderim.' demiş ve katırı içen alıp yatmış. Sabaha karşı yumurtacı Mehmet amca bir gürültü bir patırtı ile fırlayıp kalkmış. Bakmış ki katırı bir taraftan kişniyor, bir taraf dan da veriyor çitmeyi sağa sola. Zorla katırı ipinden yakalayıp dışarı güçlükle çıkarmış. Ortalığı temizlemiş. Yükünü sarmış katırına muhtarın evine doğru yürürken katıra çekişiyormuş. 'Be katır, katır gibi uslu, uslu yatsaydın sana acıdık üşümesin diye içeri aldık. Yaptığın şu zarara bak demiş.' kapıyı açan muhtara 'Muhtar hiç sorma bir hata ettim. Hasan dedenin vasiyetine kulak asmadım. Şu parayı al odaya verdiğim zararı yaptır, yetmezse gelecek sefer köye geldiğimde üstünü öderim.' diyerek köyden uzaklaşmıştır.

YATIRDAKILERIN SAVAŞA KATILMA HİKÂYESİ
Bu hikâyede dilden dile gelen bir söyleşidir. Osman dede bunları köydeki eski ihtiyarlardan dinlemiş.' Bende oğullarıma torunlarıma anlatıyorum. Belki onlarda unutmazlarda gelecek nesillere anlatırlar' diyerek anlatmaya başladı.'Savaşta cephede çarpışan gazilerimizden köyde anlattıkları savaş anılarında beyaz elbiseli başlarında sarıklarıyla düşmanlarla çarpışan bu kişilerin kahramanlıklarını anlatıyorlarmış. Yakaladığımız bir esir şaşkınlıkla bize 'sizdeki çarpışan o, 5–6 atlı nasıl bir insandı? Nasıl bir askerdi ki attığımız kurşunlar işlemiyordu, süngüler tesir etmiyordu. Bir türlü ölmüyorlardı.' diye bizim gaziye sormuşlar. Gazi dede onlardan Hasan dedeyi tanımış.' Onlar bizim köyün ölmeyen kahramanları. Ulu kişiler demiş. Gazi dede bu savaşanların ikisinin Hasan dedeler olduğunu diğerlerinin Kavaktaki dede, Dombayın üstündeki dede. Menteşteki, Ballıktaki, Cumhuriyet ve Akça köydeki dedeler olduğunu köyde harman kaldırırken yanından geçen komşu yabayla sağa sola sanki buğday sapı atar gibi fırlatıyormuş. Şaşkınlıkla yabanın ucundan kan damladığını görmüş. Yanına yaklaşarak Hasan Dede ne yapıyorsun hayrola? diye sormuş. Hasan Dede 'Uzak dur görmüyonmu düşmanla savaşıyoruz' demiş.
İşte dedelerimizin savaşa katıldıkları halde kendilerinin köyde olduğunu gören bunu anlatan köylümüz yıllarca bu olayı anlatmıştır. Avşar köyü eşrafından 1341 (1925-2009) doğumlu Osman Sarıkaya ile evinde yaptığım söyleşilerden Avşar yatırları, Köyün kuruluşu ve ilk yerleşen aileler, köy düğünündeki semah geceleri konulu görüşme 1 Mayıs 2005 günü yapılmış ve anlatım ifadeleri değiştirilmeden okurlara kitabımda aktarılmıştır.

KAYNAK: Ayhan KALKAN'ın DİNAR CAMİLERİ VE YATIRLARI kitabı



Yayınlanma Tarihi: 2019-11-29 12:06:49


Yorum Yaz

Afşar Köyü Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği'ne ait resmi web sitesidir. Afşar Köyü, haber ve duyuruları burada yer almaktadır. Afşar Köyü Vişne Bayramı, Ağaç Bayramı ve Cenaze haberlerini buradan takip edebilirsiniz.

Dernek Başkanı: 0543 680 80 50 (Ara)


2019 © AFŞAR HABER - Tüm Hakları Saklıdır.