PALDIR GÜLDÜR KÖŞESİ
10 MADDEDE AVŞAR ERKEĞİ
1. Erkekleri özellikle kisa boylu, genis basenli ve göbekli olurlar.
Avşarlınin biri başina çorap giyip banka soysa, polis vicut ölçülerinden Avsarlı oldugunu hemen anlar. Kim bilir belki de bu yüzden güzide memleketimizden bir tek banka soyguncusu çıkmamış. Biyik yuzdeki en sevilen aksesuardir.
Son zamanlarda saç dökülmesi, sac kirlasması hayli yaygin haldedir. Kimse abim Zeki YILMAZ'a bakıp da, "Kellik bize Gartı'dan geldi" demesin. Rahmetlik Süleyman Hocanin Mehmet'de Garti dan evliydi, ama maşallah saçları Sırma gibiydi. Sonra Kel Hasan'ın yedi göbek sülalesini araştırin Garti ile alakası yoktur. (işte araştırmacı gazetecilik budur. Bir safsatayı daha bilimsel yöntemlerle yerle bir ettim) Yüzde başka bir aksesuar olan gözlük yayginlaşmaktadır. Gözlük kullanım oranlarındaki artışın sebebi çok kitap okumaktan ziyade çok televizyon seyretmekten olabilir.
Araştırmacı köşe yazarı olarak deşelediğimizde görülür ki, gözlüklü sayısınin artmasında, köylümüz olan gözlükçülerin sayısının artmasının da etkisi vardir. Söyle ki; Sayiları artan gözlükçüler onca zaman kursa gidip belge almış, tarla satip dükkan açmişlardir. Lakin dükkana Pazar erzak çantalarını emanet koymaya gelenler hariç, gelen köylü yok. Millette gözlük ihtiyacı yok ki. Köylü iki çeşit gözlük biliyor. Biri Čelalların Bayram'in aynalı güneş gözlüğü ki o Pazar yaygilarında satılır. Diğeri okuma gözlüğü. Onu da millet ya odünç alir yada her evde dededen toruna miras kalan kemik saplı bir yazı gözlüğü zaten vardir. Her nedense bu yazı gözlükleri de hiç adam seçmez, herkese iyi gelir. Bu durumda gözlükçüler ne yapacak satışı artrmak için? Ha babam ozendirici ve yanltici rekamlara girişirler. Mesela Makasçı Veli'nin Yusufun, Motorcu Bayram Agaya "Aga bak bu patoz gözlüğü. Bununla patoz atarsan gözüne toz kaçmaz" dediğini kulaklarımla duydum. Hatta kartal gözü gibi gözü olan Hacılarin Sadik'a bile gözlük satmaya çalişan Gözlükçü Rasim "Agam bak bu okey gözlüğü. Bununla okey oynarsan her el çift okey sana gelir," dediğine canli şahitler var.
2. Avsarli ne yer, nasil yer?
Atif abi ile mabaacı Salih'in pideci dükkanını kapattığı ve dükkanda hamur dahi birakmadan ne var ne yok silip süpürdüğünden bahsetmeyeceğim. Hatta pidecinin "Âbi bana 50 müşteri geleceğine her gün sizin gibi iki tane gelsin yeter" dediğini hiç anlatmam. Küçükken Şik Mistik dediğimiz, (Yoksa Aşık Mistikmiydi, neyse) Mustafa ŞENTÜRK'ün yarim yumurta ile dokuz ekmek yediğini bilmeseniz de olur. Hatta ve hatta Hocanin Nazım'in düğün yemeklerinde bir sofradan diğer sofraya gezerek öğle yemeğini 6 öğün yediğini öldürseniz ağzımdan kaçırmam. Veyisin Emin'in Mustafa'nin eğer yenilme ihtimali yoksa bir oyunda 8 kola içtiğini kesseniz anlatmam. Allah etmesin cevap hakkı doğar. Neme lazım fincancı katırlarını ürkütmeye gelmez. Biz burada Gines Rekorlar Kitabı yazmiyoruz.
Biz "normal" ebatlarda midesi ve iştahı olan insanlardan bahsediyoruz. Ayșarlı yemek olarak bulgur pilavini çok yese de et yemekleri favorisidir. Hele Kurban Bayramlarında cızbiz dedikleri kurbanin rasgele bir karadoğram etinin dövülerek biftek görüntüsüne getirildikten sonra, mangal üzerinde pişirilmiş haline bayilirlar. Gerçi çoğu pişerken kurur. Dışı kömür içi kanlı halde ağza atilir. Sapan lastiği esnekliğindeki nimet, elle diş arasinda çekilirde çekilir. Bu eti yemeğe önce catalla başlansa da sonra elle devam edilir. Her ne kadar köylülüğü ile gururlanip "ben eti elle yemeyi severim dese de et bir türlü kopmadığından zaten başka çaresi de yoktur. Şlap sesi ile kopan parça ağizda bir o yanda bir bu yanda beş dakika kadar çiğneyip de sakız kıvamına gelince, daha fazla çiğnemenin beyhude olduğu anlaşıldiktan sonra diri diri mideye indirilir. Artık bunu hazmetmek, üç saat mi sürer, üç gün mü sürer, onu mide düşünsün.
Tarlada çalışırken öğle yemeği olarak cacık yenir. Cacığı hepiniz bilirsiniz de tarlada yenenin farkını yapmazsam çatlarım. Farkı șu; hazırlanırken ve yerken uçan, yürűyen ve ziplayabilen çevrenizde ne kadar mahlukat varsa bu cacığin içine doluşur. Yarışır vaziyette yenen yemekte temizlik gibi ayrıntılarla uğraşırsan aç kalacağından, yumar gözlerini yutarsın. "Bence doğanin bu özel katkısı cacığa da özel bir lezzet verir.' (şeklinde düşünme midenizin bulanmasını önleyecektir) Yada aşağı mahallenin kızlarının dediği gibi, "sinek benim kada olana kadar ben dev kadar olurum" diyebilirsiniz.
Yemekten maksat karın doyurma olduğundan adı da ekmek yemektir. Çok şükür ben sade ekmeğin yendiği zamanları görmedim. Ama "oğlum bu Pazar ekmeği buna katik ne lazim gelir dendiğini çok duydum.
(Be Continued - Devami Var)
Ailenizin Köşe Yazarı
Sabahattin YILMAZ
(Eylül 2003, Sayı:81)
Dernek Başkanı: 0543 680 80 50 (Ara)
2019 © AFŞAR HABER - Tüm Hakları Saklıdır.
Yazılım: HK Asistan, Ceyuka SMS
